top of page

Teknolojik gelişmeler ve İşsizlik (1)

Güncelleme tarihi: 8 Mar 2022

Teknolojik gelişmeler, bu defa çok daha dinamik olarak karşımızda, işsizliğe uzun dönemde nasıl etki edecek?



Yeni buluşlar tarihin her devrinde yer almakla beraber, son iki yüzyılda özellikle son çeyrek asırda yaşanan teknolojik gelişmeler baş döndürücü boyuttadır. Sanayi Devrimi’nden sonra birçok insan, teknolojik gelişmeler ve yeniliklerin işsizliğe yol açacağı kaygısını taşımıştır. Bu kaygı son derece haklıdır çünkü son 200 yıldaki büyük buluşlarının çoğu doğrudan insan iş gücünün yerini alması için tasarlanmıştır.


Ekonomide “teknolojik işsizlik” kavramı olarak da bilinen bu durum, insan gücü yerine makineleşmenin ya da otomasyonun ikame edilmesi veya daha yeni, inovatif ve verimli üretim tekniklerinin uygulanması neticesinde ortaya çıkan işsizliktir[1]. Kısaca teknolojik gelişmelerin bazı kişilerin işini kaybetmesine ya da bazı iş alanlarının daralmasına veya yok olmasına yol açtığı tartışılmaz bir gerçekliktir.


Öte yandan teknolojik gelişmelerin genel istihdam üzerindeki etkilerinin, optimist (iyimser), pesimist (kötümser) ya da dengeleyici olduğuna dair üç temel yaklaşım yer almaktadır[2].


20. Yüzyıl boyunca ve yakın zaman ekonomistlerinin çoğunluğunun savunduğu görüş optimist görüştür. Daha 1930’larda teknolojik işsizlik kavramının yükselişine öncülük eden John Maynard Keynes teknolojinin yarattığı işsizliği “sadece geçici bir uyum evresi” olarak ifade etmiştir . Sayıca azınlıkta olan ve modern teknolojiye genel olarak muhalefet eden Luddistler ile pesimist yaklaşım sahibi ekonomistler ise teknolojik gelişmelerin sadece kısa dönemde değil uzun dönemde de işsizliğe yol açtığını savunmuştur.


Teknolojik gelişmelerin, belirli iş alanlarında kısa dönemde işsizliğe yol açsa da, uzun dönemde yeni iş alanları açarak toplumun genelinde istihdamı artırdığını savunan optimist görüşü ele alarak devam edecek olursak, tarihsel olarak bakıldığında da teknolojik gelişmelerin uzun dönemde istihdam seviyesini artırdığının doğruluğunu teyit eden araştırmalar bulmak mümkündür.


Örneğin Birleşik Krallık’ta kişisel bilgisayar kullanımının yaygınlaşması, internetin yaygınlaşması, akıllı telefonların kullanımının yaygınlaşması gibi temel teknolojik gelişmelerin ardından dalgalanan işsizlik oranlarının 1970’lerden günümüze dek genel olarak azalma eğiliminde olduğu gözlemlenmiştir[3].


Ancak göz ardı edilmemesi gereken çok daha önemli bir husus var ki; o da teknolojik gelişmelerin bu defa çok daha farklı ve tabiri caizse yıkıcı geliyor oluşudur. Yakın zamana kadar teknolojik gelişmeler sadece insanın emek iş gücünün yerini almayı hedeflemişken, artık hayatımıza giren yenilikler mental işgücünün, düşünme ve karar alma yetisinin de yerini alacak boyuttadır ve her geçen gün daha da gelişmektedir.


Günümüzde bir insanın kontrolü olmaksızın, yapay zeka yardımıyla kendi kendine hareket edebilen, park edebilen araçların varlığı hiç de şaşırtıcı değildir. Spontane çeviri yapabilen cep telefonu uygulamaları artık hepimizin günlük hayatında olmakla beraber, yapay zekânın değerlendirip not verdiği uluslararası yabancı dil sınavları, dünyanın pek çok saygın üniversitesi tarafından kabul görmektedir. Yine, her ne kadar insana ait duyguları taşımasa da yapay zekâlı robotlar artık yağlı boya tabloları dahi ustalıkla resmedebilmektedir[4]. Bir başka örnek verecek olursak, yapay zekâlı robotların avukatlık gibi zihinsel aktivite ağırlıklı meslekleri dahi başarılı olarak yapabildiği denenmiştir[5]. Hemen her sektörde ya da iş kolunda benzer örnekleri çoğaltmak mümkündür.


Özetle yıllar boyunca insanın kas gücünün yerini alan teknoloji, artık mental gücün yerini almakta ve bu alanda kendine daha fazla yer açmaya doğru ilerlemektedir. Teknolojinin yaratacağı işsizliğin muhatabı artık sadece mavi yakalılar değil, aynı zamanda beyaz yakalılardır[6].


Son birkaç yılda yapılan bazı araştırmalar da teknolojinin artık işsizliği sadece kısa dönemde değil, uzun dönemde de artıracağını öngörmektedir. Oxford Üniversitesi Martin Okulu tarafından yapılan bir araştırma, otomasyon ve teknolojik gelişmelerin vasıflı ya da vasıfsız tüm çalışanların meslek sahipliğini tehdit ettiğini, Amerika Birleşik Devletleri için çalışanların yüzde 47’sinin yüksek risk altında olduğunu göstermiştir[7]. Yine, McKinsey Global Institute tarafından 2017 yılında yapılan bir araştırma, 2030 yılı itibariyle tüm dünyada 400 ila 800 milyon meslek sahibinin, otomasyon ve teknolojik gelişmeler sebebiyle mevcut işini kaybedeceğini öngörmüştür[8]. Tüm bunlarla beraber, yıkıcı boyutlarda ve çok yüksek hızda yaşanan teknolojik gelişmelerin nereye varacağının öngörülemez oluşu, uzun dönemde işsizliğin ne oranda olacağı hususunu da öngörülmez kılmaktadır.


Dördüncü Endüstri Devrimi olarak bilinen ve ilk kez 2011’de Almanya’daki bir fuarda ismini duyduğumuz Endüstri 4.0’ın gelişimi ve yayılması ile birlikte, birbirlerine internet üzerinden bağlanan nesnelerin, makinelerin ve cihazların birbirleriyle iletişiminin ve üretim süreçlerinin artık yapay zekalar ile yönlendirilmesi suretiyle yapılacak üretim aşamasında, çalışan insan işgücünün minimum seviyeye gelmesi öngörülmektedir[9]. Hatta makinelerin öğrenmesi olarak bilinen, toplanan verilerden makinelerin bilgi üretmesine yönelik yapay zeka çalışmalarına ilişkin uygulama ve araştırmalar her geçen gün artmaktadır[10].

Sonuç olarak, teknolojik değişimin bu defa öncekilerden çok farklı olarak tarih sahnesine çıktığı açıktır. Dünya Tarihi’nde ilk kez insanoğlu, artık fiziki insan işgücü ile beraber, karar alıcı - mental nitelikli işlerin de makinelerin, otomasyonun ve yapay zekânın kontrolüne gireceği gerçeği ile yüzleşmektedir. Birçoğumuz karşımıza doğrulama ekranı olarak çıkan bilgisayar ekranında, “ben robot değilim” yazısını tıklamışızdır. Oysaki günümüz teknolojisine göre basit bir robot ya da yazılım dahi bu güvenlik doğrulama işlemini bizim yerimize yapabilir. O hâlde teknoloji sektörünün bir kısmının da yaşanmakta olan ve her geçen gün büyüyen teknolojik yıkıma tam olarak hazır olmadığı akıllara gelmektedir. Bu açıdan bakıldığında teknolojik gelişmelerin birkaç yıl sonra nelere gebe olduğu kestirilememekle beraber, teknolojik işsizliğe ilişkin optimist yaklaşım ve teknolojik işsizliğin uzun dönemde nereye kadar gideceği hususu bir kez daha masaya yatırılmalıdır. Nitekim teknolojik değişim sürecinde ve otomasyondaki değişikliklerin zorlu bir geçişi gerektirdiği bu ortamda, işsizliğin pesimistlerin iddia ettiği gibi çok yüksek boyutlarda olmayacağı, ancak öte yandan optimistlerin iddia ettiği gibi düşük seviyelerde de olmayacağı, bu ikisinin arasında bir yerde dengeleneceği de ifade edilebilir[11].


Karamsar olmaya gerek yok. Belki de artık, bakış açımızı değiştirerek, insanlara temel ihtiyaçların karşılanması için herhangi bir şarta bağlanmadan belirli bir ödeme yapılması gerektiği düşüncesinden yola çıkan “temel gelir” ya da “vatandaşlık maaşı” gibi müesseselerin üzerine daha çok eğilmek gerekecek.



Kaynaklar

[1] https://www.iktisatsozlugu.com/nedir-1910-teknolojik-issizlik

[2] Emek, Teknoloji İşsizlik İlişkisi, ORHAN Serdar; SAVUK, Fatih ÇSGB Çalışma Dünyası Dergisi, Cilt: 2 Sayı: 2, 2014 http://www.calismadunyasi.gov.tr/pdf/sayi4/01.pdf

[3] http://uk.businessinsider.com/new-technology-does-not-destroy-jobs-or-create-unemplyoment-2015-6

[4] https://www.yenisafak.com/teknoloji/yapay-zeka-tarafindan-cizilen-tablo-rekor-fiyata-satildi-3404675

[5] http://cloudnames.com/tr/blog/teknoloji-avukat-robot-160-000-dava-kazandi/

[6] http://www.hurriyet.com.tr/kampus/robotlarin-yapamayacagi-meslekleri-tercih-edin-40334207

[7] https://www.oxfordmartin.ox.ac.uk/downloads/academic/The_Future_of_Employment.pdf

[8] https://www.mckinsey.com/featured-insights/future-of-work/jobs-lost-jobs-gained-what-the-future-of-work-will-mean-for-jobs-skills-and-wages

[9] https://www.endustri40.com/scheer-turkiye-genel-muduru-cagri-tolga-avsar-ile-endustri-4-0-roportaji/

[10] https://www.sas.com/en_us/insights/analytics/machine-learning.html.

[11] https://www.economist.com/special-report/2016/06/25/automation-and-anxiety

120 görüntüleme3 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page